
Bu başlık altında soru ve cevaplar ile kadın yaşantısının 1/3’ini geçirdiği önemli dönem olan menopoz hakkında genel bilgiler vermeyi amaçladık. Çağlar içerisinde ortalama kadın yaşamının uzadığını ve son verilere göre ülkemizde yaklaşık 79 yaş olduğunu dikkate aldığımızda bu dönemi önemsememiz gerektiği açıktır.
Menopoz “son adet kanaması” demektir. Yani yumurtalıkların çalışması artık çalışmıyor, buna bağlı adet görülememiş ise ve de bunun üzerinden bir yıl geçmiş ise son görülen “o” adet kanaması menopozdur. Ancak günlük konuşmada “menopoz” dendiğinde “menopoz sonrası dönem” ‘in kastedildiğini görmekteyiz.
Menopoz tüm kadınların yaşadığı bir süreç olmakla birlikte temelde östrojen hormonundaki dramatik azalma beraberinde kadın vücudunun pek çok noktası da değişikliklere neden olmaktadır. Östrojen hormonu sadece “cinsellik” üzerine etkili bir hormon değildir; kalp ve damar, kemik, beyin, mesane, deri, göz gibi birçok organ ve dokularda yararlı etkiler yapmaktadır. Dolayısı ile “menopoz” sonrasında bu bölgeler olumsuz etkilenmektedir. Örneğin menopoz ile birlikte kemiklerde hızlı bir kemik kaybı olmaktadır; öyle ki kemik kütlesinin %5’i her yıl kaybedilmektedir. Kalp ve damar sisteminde bozulmalar ile kalp krizi riskinde artış olmaktadır. Hafızada azalma, idrar problemleri, deride esneklik kaybı, gözde “kuru göz” durumu belirmektedir. Tüm bunlardan bağımsız olarak “yaş alma” ile kanser risklerinde de artış olması özellikle menopoz ve sonrası kadın dönemini sağlık açısından dikkat çekici derecede önemli kılmaktadır.
Yaklaşık 45-55 yaşları arası normal menopozal geçiş dönemi olarak kabul edilmektedir. Yurtdışında ortalama menopoz yaşı 50-52 ülkemizde ise 48-49 olarak bulunmuştur.
40 yaşın altında menopoz “erken menopoz” olarak tanımlanmaktadır ve 100 kadında 1 saptanmaktadır. Ancak tüm dünyada 45 yaşından daha erken menopoz beklenenden erken olarak kabul edilmektedir.
Kısaca cevap maalesef hayır! Aylık kanamaları (adet) kesilmiş olan kadınlara hekimler tarafından yakınmaları gidermek için verilen tedaviler aylık “adet” kanamalarına benzer kanama oluşturmasına karşın, bu menopozun geciktirilmesi anlamına gelmez, sadece ilaçlar ile rahim iç zarının hormonların etkisinde kalınlaşıp sonra kanama ile atılması anlamına gelir.
Her bir birey birbirinden farklıdır. Dolayısı ile her bireyin menopoz ve sonrası dönemdeki yakınmaları, ek hastalıkları olup olmaması, başka tedavileri alıp almaması, ailesel riskleri birbirinden farklıdır. Dolayısı ile bu dönemdeki tedavileri bireysel bazda hekim ile birlikte karar vermek gerekir. Ancak genel olarak şu anda tıp bilgilerimize göre “yakınması olan” kadınların, hekim kontrolünde tedavi görmesi yaşam kalitesini artırmakta ve bazı hastalıkların riskini azaltmaktadır.
Menopoz ve sonrası dönemde “yıllık kontroller” şarttır. Ancak bunun dışında hekim tarafından ilacın etkisini, ilaca uyumu izlemek veya saptanan her hangi bir bulgunun değişip değişmediğini takip etmek için daha sık aralar ile kontrol gerekebilmektedir.
Tüm bu konular ve daha fazlası için, hem sağlık çalışanları arasında bilgi paylaşımı hem de toplumsal bilinçlendirmeyi artırmak amacıyla kurulmuş olan derneğimizin web sitesini takip edip bizlere soru ve/veya önerilerinizi yönlendirebilirsiniz.